APA KÖYÜ TARİHİ
Karahüyük pazarını Kızılhisara bağlayan ulu yolun 2 km yanında Karahüyük ile Taraş arasında geniş iki tarafına az meyilli bir çayırlık üzerinde kuruludur.
Teke mütesellimi devrinde Konya’dan gelmiş olan Baltacı İbrahim oğlu Sipahi Hacı Kalemdar ağa 1177 yılında buraya yerleşmiştir. Oğlu 1217 doğumlu Hacı İbrahim ağa tarafından tesis edilen misafir odası torunu 1252 Hacı Mehmet ağa tarafından idare edilmekte ve oğulları İbrahim Murat Kalemdar ve Nuri de babalarına yardım etmişlerdir.
Meşhur odaları ve idarecileri
Hacı İbrahim Odası: Hacı İbrahim oğlu Hacı Ahmet,oğlu Yusuf Nebi,oğlu Koca Hasan ve torunu Koca Emir Ali
Kızıl Aliler Odası : Molla Abdurrahman,Güneyli Mehmet ve oğulları Abdurrahman ve Ömer Şu an yenilenmiş sıvalı bir vaziyettedir ,çobanlar kalmaktadır.
Bektaşiler Odası : Hacı Mahmut oğlu Abdurrahman,kardeşi Hacı Hasan Şu anda yeniden yapılmış sıvasız duruyor , yaz aylarında çalışmak için dışarıdan gelen işçiler kalıyor.
Salıhlar Odası : Salık Sipahi oğlu Abdurrahman tarafından bakılmıştır. Şu anda yıkık ve harabe şeklindedir. Bu odalar günümüze kadar taşınmaya çalışılmıştır.
Bayramlarda bu odaların bahçelerinde halen sofralar kurulmakta ve yemek yenmektedir.
Köyde ilköğretim okulu ve sağlık ocağı bulunmaktadır. İki adet camii bulunmakta bunlardan biri kullanılmaktadır.Keramettin YILMAZ Muhtardır.
Köyün nüfusu 1200 civarıdır. Hemen hemen köyün yarısının soyadı Apa ‘dır.
En kalabalık soy isimler
Apa,Öz,Can,Arman,Başbuğ
Sülaleler : Çıtlaklar,Kerimoğulları,Çakırlar,Yetiler,Kızlallar,Salıhlar
KAYNAK:Ali Vehbi 1331
KÖY EVLERİ
Köy evleri duvarları kerpiç çatısı “parda” “koşu” üzerine toprak çatıyı tutan özler üzerine kurulmuş damların yağmur sonrası akıntıdan korunması için sonbaharda mermer veya ağaçtan keren (kil)ve iri tuz atılarak su geçirmezliği sağlanmış şekilde yapılmıştır.
Evler çoğunlukla tek katlı yer evleri şeklinde bazıları ise iki katlı “hanay”altı samanlık ve hayvan damı,üstede odaları bulunmaktadır.Bu evlerin bazılarında pencere yapılmış.
Bazılarında da yuvarlak delik açılmıştır.Kışın daha iyi ısınabilme için delik,çamurla,pencere gazete kağıdıyla kapatılır.Yer ev veya hanay da her odanın içinde “ocak”bulunmakta,buraya konulan odunla ısınılır.Genellikle yaşlılar ocağın kenarında gençler daha arkalarda otururlar.
Oda içinde yüklük,yanında kapısı dolap şeklinde kullanılabilecek banyo,duvarlara ağaç çivi üzerindeki tahta ile yapılmış tabaklık vardır.
Köy evleri genellikle çıra yakılarak aydınlatılmakta,gece misafirliğe gidenlerde yakılan çıra ile yollarını görürlerdi.Ramazan günlerinde camilerde ve minarelerde geceleri zeytin yağı “kandil”leri şamdanlarda mum yakılır.Sonraları tenekeden yapılan camsız “idare”
Denilen kandiller pis gaz kokusu,simsiyah is çıkarır,ocak içinde asılı durur.Daha sonra gemici feneri ile aydınlatılmışlardır.
Köy evleri,1905 yılında Acıpayam’da sağır Kaymakam Aziz bey tarafından duvarları
taş ve kireç ile çatısı ahşap ve kiremit ile örtülen kagir kaymakamlık binasını yaptırdıktan sonra zamanla kagir olarak yapılmıştır.
KÖY ODALARI
Köyün zenginleri tarafından”hanay” şeklinde yaptırılan misafir odaları”hane”,
yaptıranlara da hanedan denilmiştir.Hane veya başka adıyla”köy odası” köylere yiyecek,
giyecek satmaya gelenler,kap kacak kalaylamaya gelen veya zamanın en önemli pazarı
KARAHÖYÜK’e Denizli,Tavas.Kızılhisar’dan gelen yolcu ve pazarcıların konaklama yeridir.Burası aynı zamanda köy erkeklerinin işten kalan zamanlarında toplanıp sohbet
ettikleri,köye görevli gelen jandarma,tahsildar’ın konakladığı,köy muhtarı ve ihtiyar heyetinin
çalışma,bekar gençlerin kış günlerinde eğlendikleri”kızan odaları”olarak da kullanılmaktadır.
Hane sahipleri misafir odalarının temizliği ve bakımı,yolcu misafirlerin yatacak ve yiyeceğini karşılar,hayvanının yemini samanını temin ederler.
Taraşlı Ömer Ağa,Apalı Hacı Mehmet ,Karayük’lü Hacı Osman Yatağanlı Hacı Hafız,Yüreğir’li Derviş ve Kaysarılı Hacı İbrahim gibi hane sahipleri köy odalarında misafir bekler,misafir olmadıkça yemek yemeyen ve olmadığı nzamanda köyden fakirleri çağırıp onlarla sofraya otururlardı.
Köylerimizde kahvehane gibi toplanabilecek yer olmadığından kış gecelerinde
köyün bekar gençleri “kızan odası’nda toplanır,sohbet eder,çalgı çalınır,türküler söylenerek boş vakit geçirirler.Evlenen delikanlılarla,yaşlı erkekler davet edilmedikçe buraya gelmezlermiş.
Fakat bunun yerini günümüzde malesef kahve kültürü almıştır.Malesef diyorum vaktin çok büyük bir kısmı boşa harcanmakta hibe olmaktadır.(*)
Açıklamalar
* Benim şahsi görüşümdür.